Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci günleri ile on birinci on ikinci gecelerinde ibâdet ve Allah’a yakınlık niyeti ile kesilen beş nevi hayvana (koyun, keçi, sığır, deve, manda (camus)) kurban denir.
KURBANIN HÜKÜMLERİ
Kurban kesmek vaciptir. Zira Hadis-i Şerif’te:
“Bir kimse, kurban kesmeye kudreti olur da kurban kesmezse o kimse elbette bizim mescidimize (yani bize) yaklaşmasın.” demektir. Diğer hadis-i şerifte, “Şefâatımıza nâil olmaz.” buyurulmuştur.
Kurban ancak kurban olmaya uygun hayvanı kesmekle edâ edilir.
Vakti içinde kurbanı kesmeyip kıymetini sadaka verseler edâ etmiş olmazlar. (Vahdetî)
Fıtır sadakası ve kurban vâcib olduktan sonra mal zayi olsa, ömrü içinde edâ etmedikçe sâkıt olmaz. Ya kıymetlerini veya aynını (kurbanın kendisini) sadaka vermek vâcib olur.
Kurban kesilip kanı akıtıldıktan sonra telef olsa, borç ödenmiş olur, tekrar kesmek icap etmez. (Hindiyye)
Hür, mukîm ve nisâba mâlik Müslümanın küçük çocukları için kurban kesmesi müstehaptır. Zâhiru’r-rivâyede böyledir. Fetva buna göredir. İmam Hasan’ın Ebû Hanife’den rivayetine göre ise küçük çocuğu ve babası olmayan torunları için kurban kesmesi vâcibtir. İmam Kudûrî, İmam Hasan’ın bu rivayetini tercih etmiştir.
Kurban mâlî bir ibadet olduğundan zengin olan çocuğun da kurban kesmesi lazımdır. (Sâhib-i Hidâye)
KURBANIN VÂCİP OLMASININ ŞARTI
Kendisine fitre vâcib olacak derecede zengin olan hür ve mukim (yolcu olmayan) erkek ve kadın Müslümana kurban kesmek vâcibtir.
KURBAN NİSABI
Kurban nisâbı (yani, kurbanın vâcib olması için bulunması icap eden malın miktarı): Fıtır sadakası (fitre) vâcib olacak kadar malı bulunmaktır.
Bu malın -zekât nisâbında olduğu gibi- alış veriş ile artabilecek mal olması ve üzerinden bir sene geçmesi lazım değildir.
Bir kimse Kurban kesmeye mahsus olan günlerin sonunda zengin olsa, derhal kurban kesmek vâcib olur. (Kâzîhân)
Aslî ve zarûrî ihtiyaçlar:
Evi, evinin kâfi miktarda eşyası, bineceği arabası, üç türlü giyeceği -yani iş elbisesi, âdeten giydiği elbise, bayram ve benzeri günlere mahsus elbisesi-, kendinin ve nafakası kendi üzerine vâcib olanların (2) bir senelik nafakaları (3) bunlardan fazla olarak 80,14 gr. altın veya aynı kıymette başka bir şeye sahip olan kimselere senede bir kere kurban kesmek vâcib olur.
(1) Müsafir: En az 90 km. bir mesafeye gitmek üzere yola çıkan kimseye denir.
(2) Bir kimse üzerine nafaka üç sebepten biriyle vâcib olur.
Birincisi: Karısının nafakası kocası üzerine vâcib olur.
İkincisi: Baba üzerine kızlarının ve kazanmaktan aciz ve fakir olan büyük oğullarının ve fakir olan küçük oğullarının nafakası vâcib olur.
Zengin olan oğullara ve kızlara babalarının ve analarının vesair usûllerinin dede ve nenelerinin nafakaları vâcib olur. Fakir ve kazanmaktan aciz olan her bir zî-rahm-ı mahremi (kendileriyle evlenilmesi ebediyen haram olan)ın nafakaları kendilerine isabet edecek miras miktarında vârislerin üzerine vâcib olur.
Üçüncüsü: Efendiye köle ve cariyesinin nafakası vâcib olur. (Mehmed Hulûsî)
(3) Sahih olan diğer bir kavle göre bir aylık. (B. İslâm İlmihali)
HANGİ HAYVANLAR KURBAN EDİLİR?
Kurbana mahsus olan hayvanlar; koyun, keçi, sığır, câmûs (manda) ve devedir. Koyun ve keçi bir yaşında, sığır ve câmûs iki yaşında, deve beş yaşında kurban olunur. Lâkin kuzu büyük olup bir senelik koyundan fark olunamazsa altı ayı tamam edince kurban olur. (Vahdetî)
Kurban vahşi (yabani) olmamalıdır.
Koyun ve keçi hisse kabul etmez. Bir koyun, bir keçi bir kimse için kurban olur.
Bir sığır, bir câmûs, bir deve yedi kimse için kurban olur. Yani yedi kimse müşterek olarak bir sığırı veya deveyi kurban edebilirler. Ortaklar tek, çift veya yediden az olabilir. (Hindiyye)
Bir kimse iki koyun kurban kesebilir. Hazret-i Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz her sene iki koyun kurban ederdi. Vedâ haccında yüz deve kurban eylediler. (Hindiyye)
Müşterek olarak inek, öküz, deve veya câmûs kurban etmekte müstehab olan, ortakların kurbanı hepsinin birlikte almaları veyahut içlerinden birine vekâlet verip aldırmalarıdır. (Dürrü’l-Muhtâr)
Bütün ortakların kurbanda ibâdete, sevap ve fedâ-i nefse niyet etmeleri, hisseleri eşit ve hepsinin Müslüman olmaları şarttır. Ortakların hepsi kurbanı ibâdet niyetiyle kestiği halde, bazısı kazâ, nezir veya nâfile olarak kesmiş olsalar zarar vermez. (Reddü’l-Muhtâr, Vahdetî, Dürer)
Ortakların bazısı vâcib kurbanına diğerleri sünnet, nâfile, nezir ve akîka kurbanına niyet etseler yahut ortakların bazısı ölü yahut sabî veya bunamış olsa câiz olur. (Kâzîhân)
HANGİ KURBAN DAHA FAZİLETLİDİR?
Eti çok ve bedeli yüksek olan kurban efdaldir.
Kurban edilecek koyun veya keçinin eti, yedi ortağın kestiği büyük baş kurbanın bir hissesine eşit olursa, koyun yahut keçi kesmek efdaldir.
Aksi halde yedi hisseden bir hisseye ortak olmak daha faziletlidir.
Koç koyundan, keçi tekeden, eti ve kıymeti çok olan az olandan efdaldir. Kurbanın yağlı, güzel ve büyük olması müstehap ve efdaldir. (Münye ve Hindiyye)
Koyunun gözleri, karnı, ayakları ve göğsü kara olanı efdaldir. (İbn-i Âbidîn) Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz gözü kara, karnı kara, ayakları kara, diğer âzâları beyaz olan koç kurban eylediler. (Şerh-i Şir’a)
Kurban edilecek bir inek ile öküzün kıymetleri ve etleri müsâvi (eşit) olursa -eti güzel olduğundan- inek efdaldir. (Hindiyye)
KURBANA MÂNİ OLMAYAN KUSURLAR
Küçük kulaklı ve delik kulaklı ve kulağı damgalı hayvanı kurban etmek câizdir.
Memesi kesilmiş veya kurumuş hayvanın memesinin ekserisi sağlam ise kurban etmek câiz olur. (Vahdetî)
Deli hayvan, karnını doyurabiliyorsa kurban etmek câiz olur. (Dürrü’l-Muhtar)
Eti semiz ise uyuz hayvanı kurban etmek câiz olur. (Hülâsa)
Boynuzsuz hayvanı kurban etmek câiz olur. Boynuzu kırılmış ve kırılma beynine ulaşmamışsa yine câiz olur.
Kan işeyen hayvan görünüşte kan işemeyen hayvandan semiz olur ise câizdir.
Kurban edilecek hayvanın kurban edecek kimsenin malı olması şarttır. (Reddü’l-Muhtâr)
KURBAN EDİLMESİ CÂİZ OLMAYAN HAYVANLAR
Bir veya iki gözü kör hayvanları kurban etmek câiz olmaz.
Zayıflıktan ilikleri erimiş hayvanı kurban etmek câiz olmaz.
Kesileceği yere gitmeye kudreti olmayan, yâni hiç yürüyemeyen hayvanı kurban etmek câiz olmaz.
Kulaklarından biri olmayan hayvanı kurban etmek câiz olmaz. (Kuhistânî, Reddü’l-Muhtâr)
Burnu kesik hayvanı kurban etmek câiz olmaz. (Şurunbulâlî)
Sığır, koyun veya keçinin, bir memesi gitmiş veya kurumuş ise câiz olmaz. Lâkin yavrusunu emzirebiliyorsa câiz olur. (Hülâsa)
Deli hayvan karnını doyuramazsa kurban etmek câiz olmaz. (Dürrü’l-Muhtâr)
Dişsiz hayvanı kurban etmek câiz değildir. (Nimet-i İslâm)
Eğer dişlerinin çoğu var ise kerâhetle câizdir. (İbn-i Âbidîn)
Dişsiz hayvan dişli hayvan gibi yayılıp karnını doyurur ise câiz olur. (Fetavâyı Hindiye)
Ölmek üzere olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.
Kulak ve kuyruğu çok kısalmış, gözünün görmesi çok azalmış hayvanı kurban etmek câiz olmaz.
Kulağının biri dibinden kesilen yahut doğduğunda bir kulağı olmayan hayvanı kurban etmek câiz olmaz. (Hindiyye)
Bir kimsenin Emânet olarak almış olduğu hayvanı kendisi için kurban etmesi câiz olmaz.
Almaya vekil olduğu hayvanı kendisi için kesse câiz olmaz. Kocası, karısının veyâhut karısı kocasının kurbanını izni olmayarak kendisi için kesse câiz olmaz. Kıymetini vererek râzı etse de câiz olmaz. (Hülâsa, Hâdimî)
KURBAN VE SÂİR HAYVANLARI KESMESİ HELÂL OLMAYAN KİMSELER
Mecûsî’nin (ateşperestin) kestiği yenmez. (Dâmad)
Mürtedin yani (maazallah) İslâm’dan çıkmış olan kimsenin kestiği yenmez. (Reddü’l-Muhtâr)
Besmeleyi kasten terk edenin kestiği haramdır. (İbn-i Âbidîn)
Besmeleyi hata ile terk etmek zarar etmez. (Mültekâ)
Besmele ile kesilenin helâl olacağını bilmeyenin besmeleyi terketmesi zarar vermez. (Reddü’l-Muhtâr)
KURBAN KESMEYE DAİR BAZI MESELELER
Besmelenin akabinde hiçbir şey ile meşgul olmayıp kurbanı hemen boğazlamak şarttır. Hatta, besmeleden sonra bıçağı bilerse (besmeleyi) tekrar etmek lazımdır. (Bezzâziye)
“Bismillâhi Allâhü Ekber” dedikten sonra kurban yerinden kalkıverse tekrar yatırılıp keserken yeniden besmele çekilir. (Hülâsa)
Besmeleden sonra elindeki bıçağı bırakıp diğer bir bıçak alsa (besmeleyi) tekrar etmek lazım olmaz. Lakin bir kurban üzerine besmele okuduktan sonra onu bırakıp diğerini kesecekse besmeleyi tekrarlamak lazımdır. (Hindiyye)
Kurbanı iki kişi kesse, ikisinin de besmele okuması lazımdır.
Bir kimse birkaç kurbanı birbiri ardınca boğazlasa her birinde besmeleyi tekrarlamak lazımdır.
Hayvanın vücudundan yenmesi tahrîmen mekrûh olan âzâlar yedidir:
1- Yumurtaları,
2- Bezeleri,
3- Sidik torbası,
4- Ödü,
5- Kesilen hayvanın vücudundan akan kanı,
6- Erkeğin tenasül uzvu,
7- Dişinin tenasül uzvu. (Dürrü’l-Muhtâr ve hâşiyesi)
Bıçağı, kurbanı yatırdıktan sonra bilemek mekrûhdur. (Dürrü’l-Muhtâr)
Kurbanı kör bıçak ile kesmek, kör bıçağı birkaç defa sürmek ve kesilecek yere bacağından sürüyerek çekmek murdar iliğe kadar birden kesmek, kurbanı incitmek, canı çıkmadan yüzmek, başını birden kesip yüzmek ve kıbleye çevirmemek ve doğurması yakın olan hayvanı kesmek mekrûhdur.
KURBANI KESMENİN VAKTİ
Kurban, Zilhicce ayının onuncu günü şafaktan on ikinci günü güneş batmazdan evvele kadar (Bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günü) kesilebilir. On ikinci gün güneş battıktan sonra kurban kesmek câiz olmaz.(4) (Muhît)
Karanlıkta yanlışlık olması ihtimaliyle gece kurban kesmek tenzihen mekruhtur.
Şehirde -yani cuma ve bayram namazlarının şartlarının mevcut ve edâ olunduğu yerlerde- Zilhicce ayının onuncu gününde erkek ve kadın kurbanını kesmeden evvel -velev bir mahalde olsun- bayram namazı kılınmış olması şarttır.
Eğer kurban sahibi ve kurbanı -cuma ve bayram namazlarının şartlarının bulunmadığı- bir yerde ise bayramın birinci günü şafaktan sonra kurban kesmek câizdir.
Bu meselede sahibinin bulunduğu mahalle değil, kurbanın bulunduğu yere itibar edilir.
KURBAN NASIL KESİLİR?
Kurban kesmeye niyet edilir: (6)
Besmele-i şerîfe ile:
“İnnî veccehtü vechiye lillezî fetara’s-semâvâti ve’l-arda hanîfen ve mâ ene mine’l-müşrikîn.”
“Allâhümme hâzâ minke ve leke. Allâhümme inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi’l-âlemîn, lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene mine’l-müslimîn.” sonra:
“Allâhü ekber Allâhü ekber. Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd, Bismillâhi Allâhü ekber.” deyip hemen kesilir.
Kurbanın şu dört şeyi kesilir:
- Nefes borusu.
- Yemek borusu.
3-4) İki Şah Damarı.
Bu dördünü kesmek sünnettir. (Hindiyye)
Bunlardan üçünü kesse helâl olur.
Deveyi ayakta iken gerdanından, koyun, keçi ve sığırı yatırıp çene ile göğüs arasından, yumrucuk denilen kemiğin altından boğazlamak sünnettir.
Kurbanı kıbleye çevirerek yatırıp (ön ayakları ile arka sol ayağını) bağlayarak kesmek sünnettir. Deve ise ayakta kesilir. (Vahdetî)
Kolaylık için sığırların dört ayaklarını bağlamak câizdir.
(4) Ancak Şâfii mezhebinde kurban bayramının dördüncü günü de kurban kesilebilir.
(5) Hazret-i Resûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz Vedâ Haccında yüz deve kurban ettiler. Altmış üçünü mübarek elleri ile kestiler. Diğerlerini kesmesini Hazret-i Ali Efendimize emir buyurdular. (El-Bidâye ve’n-Nihâye)
(6) Kurban keserken şöyle niyet edilir: “Ya Rabbi, niyet eyledim rızâyı şerîfin için kurban kesmeye. Benim şu vücudum çok kabahatler, çok günahlar işledi. Bu vücudu sana kurban etmem lazım. Lakin sen bunu haram kıldın. Bu günahkâr, bu âciz vücuduma bedel olmak üzere senin rızâyı şerîfin ve emr-i şerîfin üzere lutfettiğin bu kurbanı kesiyorum.”
KURBAN KESİLDİKTEN SONRA KILINACAK NAMAZ
Kurban sahibi kurbanını kestikten veya başka birine kestirdikten sonra “Kurbanınızı kestiğinizde elinizdeki bıçağı bırakın. Sonra iki rek’at namaz kılın. Müslümanlardan hangi kimse bu iki rek’at namazı kılar da Allahü Teâlâ hazretlerinden bir şey isterse Allahü Teâlâ hazretleri elbette o kimseye istediği şeyi verir.” hadîs-i şerîfine uyarak iki rek’at namaz(7) kılmak müstehaptır. Bu namazdan sonra:
“Allâhümme hâze’l-kebşu, (ev hâze’l-bakaru, ev hâze’l-ma‘zü)(8) minke ve leke ve ileyke. Fetekabbel minnî bilutfike ve keramike kemâ tekabbelte min İbrâhîme Halîlike ve İsmâîle Zebîhıke ve Muhammedin Habîbike bifazlike ve cûdike ve keramike yâ ekrame’l-ekramîn”(9) duâsını okuyup dinî ve dünyevî hâcetler istenir. (Ziyâ-i Ma’nevî)
KURBAN ETİNİN TAKSİMİ
Kurban etinin üçe taksimi müstehaptır.
- Üçte biri sadaka olarak verilir.
- Üçte biriyle akraba ve dostlarına hediye veya ziyâfet verilir.
- Üçte birini de -nafakaları üzerine olan- ailesine ve evlâdına yedirir. (Bedâyi)
Kurbanın etinin zenginlere, fakirlere, Müslüman veya gayr-i müslimlere hediye etmek câizdir. (Gıyâsiyye)
Tamamını bağışlamak da câizdir.
Kurban kesen kimse ihtiyaç sahibi ise, kurbanını ev halkına yedirmesi efdal ve müstehaptır. (Hindiyye, Bedâyi, Tahtâvî)
Kurban ortaklarından biri kurban kesilmeden ölse, vârislerinden büyüğünün izniyle kesildiğinde kurban sahih olur. (Hindiyye)
Bir kimse aldığı kurbanı kesemeden ölse kurban miras malı olup vârislere intikal eder. Vârisler kendileri için kesseler câiz olur. (Nazm-ı Zendûsî)
ORTAK KESİLEN KURBANIN TAKSİMİ
Kurban ortak kesildiğinde etini tahminen taksim câiz olmaz, tartarak taksim etmek icap eder.
Taksim etmeden hepsi birlikte etini pişirip yeseler, câizdir.
Bir kimse kendisi, ailesi ve büyük çocukları için kurban etmek niyetiyle bir sığır alsa etini taksim eylemek şart olmaz.
ETİ YENMEYEN KURBANLAR
- Kişi nezr ettiği kurbanını kendisi, usûlü (anası-babası, dedesi), fürûu (çocukları, torunları) ve akrabalarından nafakası üzerine lazım olanların yemesi câiz olmadığı gibi zimmîlere ve zenginlere yedirmek de câiz olmaz.
Eğer yerlerse o yedikleri miktarın bedelini fakirlere vermek lazım gelir. (Hindiyye)
- Kişinin hayatta iken vasiyet ettiği ve öldükten sonra malının üçte birinden kesilen kurbanı vârisleri yemezler, zenginlere de yedirmezler. Ancak fukaraya verirler. (Vahdetî)
Vârislerin kendiliklerinden kesiverdikleri kurban yenir ve yedirilir. Zira bir kimse kurban kesiverse ve sevabını ölüye bağışlasa kendi kurbanı gibi yer ve başkasına yedirir.
Yine bir kimse kendi üzerinde vâcib olan kurbanın edâsına niyet eylese ve sevâbını ölüye bağışlasa kurban borcunu ödemiş olur. Sevabı da ölenin olur.
KURBAN DERİSİ
Kurbanın derisini; Resûlüllâh’a uyup, Allah rızâsı için sadaka olarak vermek efdaldir. Zira deri kurbanın bir parçasıdır.
Resûlüllah Efendimiz (s.a.v):
“Kurbanın derisini satanın kurban (sevâb)ı yoktur.”
İmâm Ebû Yûsuf Hazretleri bu Hadîs-i şerif ile delil getirerek “Kurbanın derisi -vakfedilen şeyler gibidir- asla satmak câiz olmaz” buyurmuştur.
Ancak İmâm-ı Âzam ve İmâmı Muhammed Hazretlerine göre deri kurban sahibinin olup bedelini tasadduk etmek şartı ile satmak kerâhetle câizdir.
(7) Namazın birinci rek’atinde Fatiha’dan sonra “İnnâ a’taynâ..”, ikinci rek’atinde “Kul hüvellahü ehad…” sûresi okunur. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)
(8) Koç ise duaya “Allâhümme hâze’l-kebşu..”, sığır ise “Allâhümme hâze’l-bakaru..”, keçi ise “Allâhümme hâze’l-ma‘ zü..” diye başlar.
(9) Yâ Rabbi, bu koyun (veya sığır veya keçi) sendendir ve senin rızân için sanadır. Lütfunla ve kereminle Halîlin İbrâhim (a.s.) ve zebîhin (kurbanın) İsmâîl (a.s.)’dan ve Habîbin Muhammed (s.a.v.)’den kabul ettiğin gibi kabul et. Fazlın, lütfun ve kereminle ey Ekrame’l-ekramîn.
KURBANA DAİR MUHTELİF MESELELER
- Kurbanı aldıktan sonra onu kurban etmeye mâni bir hal çıksa zenginlerin bir daha kurban alması lazım gelir, ama fakirlere lazım gelmez. Hatta fakirin ayıplı bir hayvanı satın alıp kurban etmesi caizdir.
- Kurbanı aldıktan sonra zaruretsiz satmak ve değiştirmek mekrûhtur. (İbn-i Âbidîn)
- Kurban zayi olsa yani ölse yahut kaybolsa yahut çalınsa veyahut kurbana mani hallerden biri meydana gelse, zenginler bir daha alırlar, lakin fakirler almazlar. (Reddü’l-Muhtâr)
- Bir kimse on kurban nezreylese hepsini kesmek lazım gelir. (Hindiye)
- Bir kimse ‘Allah için bir hayvan kesmek üzerime lazım olsun’ dese, bir koyun yahut keçi kesmek lazım gelir. (Dürrü’l-Muhtâr, Hülâsa ve Ahî Çelebi)
- Gücü yeten kimsenin şefâate nâil olmak niyetiyle Allah rızâsı için Fahr-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri için bir kurban kesmesi müstehaptır.
- Hazreti Ali (k.v.) biri kendisi için, biri Resûl-i Ekrem Efendimiz için olmak üzere iki koç kurban eder ve ‘Resûlullah (s.a.v.), zât-ı şerîfleri için kurban kesmeyi bana vasiyet buyurdular’ derdi.
- Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) kendilerine kurban vâcib olduğu seneden itibaren âhireti teşrif buyuruncaya kadar, her sene iki beyaz yahut alaca koç kurban edip: “Biri kendi nefsim ve evladım için ve biri kurban etmeye gücü yetmeyen ümmetlerim içindir.” buyururlardı. (Şerh-i Şir’â ve İbn-i Âbidîn)
- Üzerine kurban vâcib olanlara, bir koyun kesip kanını akıtmak, derisi dolusu altın sadaka vermekten hayırlıdır.
- Kurban kesmenin vakti çıkmadan doğan çocuğun malı varsa kurban vâcib olur.
- Kurbanın vakti çıkmadan ölmüş veya fakir olmuş kimselere kurban vâcib olmaz. (İbn-i Âbidîn)
BAYRAM GÜNLERİNDE MÜSTEHAP OLAN ŞEYLER
- Namaza gitmeden misvak kullanmak.
- Gusül abdesti almak.
- Güzel bir koku sürünmek.
- Temiz yani helâl elbise giymek.
- Bayram sabahı erken uyanmak.
- Mümkün ise namaza yürüyerek gitmek.
- Namazdan sonra başka bir yoldan gelmek.
- Neşeli olmak.
- Çok sadaka vermek.
- “Tekabbelallâhü minnâ ve minküm” (Allah bizden ve sizden kabul buyursun) diyerek akraba, komşu ve sevdiklerine duâ etmek.
- Musâfaha etmek. (Selam ve sevgi niyeti ile el tutuşmak.)
Bunların hepsi müstehaptır. (Hindiyye, İnâye, İbn-i Abidîn)
- Kurban bayramında namazı kılmaya giderken yolda sesli tekbir câiz ve müstehaptır. Bazı ulemâya göre camiye varınca tekbir getirilmez.
Ramazan bayramında İmâm-ı Âzam’a göre sesli tekbir getirmez.
İbâdette asıl olan gizlilik olduğundan kendisi işiticek kadar hafif sesle tekbîr müstehaptır.
Bayram namazından evvel asla nâfile namaz kılınmaz.
Bayram namazından sonra ise câmide nâfile namaz kılmak mekrûhtur. (Hindiyye)